Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’daki İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında 71 ülke temsilcisine Golan mesajı verdi. Trump’ın, İsrail’in Golan’daki işgaline destek vererek bölgeyi yeni krize sürüklediğini söyleyen Erdoğan, “Türkiye ve İİT’nin emrivakiye boyun eğmesi düşünülemez. Golan’ın işgalinin meşrulaştırılmasına asla izin vermeyiz, veremeyiz” dedi.
İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Acil İcra Komitesi Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donld Trump’ın skandal Golan Tepeleri açıklamasına sert tepki gösterdi:
İİT (İslam İşbirliği Teşkilatı), üye sayısı bakımından BM’den sonra en büyük beynelmilel kuruluştur. Bu teşkilatın gayesi ise başta Kudüs davası, İslam dünyasının en önemli meselelerine sahip çıkmaktır. Elbette, İsrail yönetiminin aralıksız tacizlerine, saldırılarına maruz kalan ilk kıblemiz Kudüs’ün hakkını korumak, teşkilatın birinci vazifesidir.
YENİ BİR KRİZİN EŞİĞİ
Filistin davasına sahip çıkmak, İsrail zulmü karşısında Filistin’in hak ve hukukunu savunmak, bizler için vazgeçilmezdir. Son olarak dün (önceki gün) ABD Başkanı Trump’ın, Golan Tepeleri ile ilgili talihsiz açıklaması, bölgeyi yeni bir krizin, yeni bir gerilimin eşiğine getirmiştir. Golan Tepeleri, 1967’den bu yana İsrail’in işgali altında bulunmaktadır.
EMRİVAKİLERE BOYUN EĞMEYİZ
1967 senesindeki İsrail işgali, sadece bölgedeki Arapları değil, Türkmenleri de kendi topraklarından göçe zorlamıştır. Türkiye’nin ve İİT’nin böyle hassas bir meselede sessiz kalması, emrivakilere boyun eğmesi düşünülemez. Golan Tepeleri’nin işgalinin meşrulaştırılmasına asla izin vermeyiz, veremeyiz. Bununla beraber Müslümanların huzurunu, bekasını, hayat hakkını hedef alan her kritik hadise, her saldırı biz ve teşkilat için önemlidir.
BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ
Cuma namazı için toplanan 51 kardeşimizin şehadeti, 47 kardeşimizin yaralanmasıyla sonuçlanan bu kalleş saldırı, asla sıradan bir hadise olarak görülemez. Bu olay, kökleri derinlere inen bir kinin, saplantının, nefretin inkarı mümkün olmayan bir dışa vurumudur. Manifestodan, dehşet verici görüntülere, saldırganın silahının üzerindeki tarih, isim ve yerlere kadar pek çok husus bu gerçeği ispat etmektedir. Bu saldırı buz dağının görünen yüzüdür.
BU HEPİMİZİN MESELESİDİR
Şu anda karşımızda açıkça bir İslam düşmanlığı vardır, Müslüman nefreti vardır. Bu mesele sadece siyasetin konusu olmaktan çıkmıştır. Bu tehdit artık güvenlik birimlerinin, devlet adamlarının, sokaktaki vatandaşın da meselesidir. Tıpkı DEAŞ gibi, Eş-Şebab, PKK gibi Neonazi örgütleri de terör yapılanması olarak ele alınmalıdır. İnsanlık, Holokost sonrasında nasıl antisemitizmle mücadele etmişse, İslam düşmanlığıyla da aynı kararlılıkla mücadele etmelidir.
SESİMİZİ YÜKSELTMEZSEK KONFORLARINI BOZMAZLAR
Sesimizi yükseltmedikçe, Batılı hükümetler konforlarını bozmayacak. Biz birilerini rahatsız etme pahasına tavrımızı ortaya koymadıkça saldırılar daha da pervasızlaşacak, ırkçı fanatikler daha da azgınlaşacak. Biz acı da olsa hakikatleri dillendirmedikçe Batılı medya kuruluşları, İslam düşmanlığını körüklemeye, ateşe benzin dökmeye devam edeceklerdir.
Maliyeti çok ağır olur
İsrail’in Kudüs’te ve tüm Filistin’de dünyanın gözü önünde sürdürdüğü terör devleti uygulamalarını gizlemeye ve saklamaya çalışmanın beyhude olduğunu ifade eden Erdoğan, “Neonazi terörünü daha fazla görmezden gelmenin maliyeti çok ağır olacaktır. Hele hele gerçekleri dillendirdiğimiz için şahsımı hedef almak, Batı dünyasında nefret objesi haline getirmek kimseye bir fayda sağlamaz. Biz doğru bildiklerimizi söylemekten hamdolsun bugüne kadar çekinmedik, asla çekinmeyiz” dedi. Erdoğan, ırkçı medya kuruluşlarının, Neonazilerin söylemlerine, lojistik destek veren Türk ve Müslüman düşmanı siyasetçilerin de baskılarına boyun eğmeyeceklerini vurguladı.
Yeni Zelanda halkına teşekkür
Erdoğan, “Burada bir hakkı da teslim etmemiz gerekiyor. Yeni Zelanda makamlarına ve halkına teşekkürü bir borç biliyorum. Başbakan Sayın Ardern başta olmak üzere Yeni Zelanda Hükümetine olay karşısında gösterdikleri hassasiyet ve kararlı duruş için şahsım, ülkem ve teşkilatım adına teşekkür etmek istiyorum. Sayın Ardern tarafından gösterilen tepki, sergilenen empati ve Müslümanlarla dayanışma tüm dünya liderlerine örnek olmalıdır. Sayın Ardern’in dediği gibi elbette terör saldırısını gerçekleştiren caninin adını anmamalıyız ancak bu vahşi terör eyleminin unutulup gitmesine de müsaade etmemeliyiz. Bu teröristi hakkettiği şekilde cezalandırarak, tüm bağlantılarını ortaya çıkartarak aynı hevesleri taşıyanlara çok güçlü bir mesaj vermeliyiz” dedi.